Geceler, ruhsal, bedensel ve zihinsel zenginlikler ile dolu olan zaman dilimleri…
Maddi ve manevi gizlenmeyi arzulayanlar için önemli bir sığınak…
Oluşların ve erişlerin yaşandığı evrene giydirilmiş mutluluk ve nimet giysisi…
Mahremiyeti koruyan sır perdesi…
İnsanın kalp ve ruh yükselişine etki eden geceler, edebiyatta, tasavvufta en güzel şekilde ele alınmış işlenmiştir. Tasavvuf ehlinin büyük bir kısmı gecelerin önemi üzerinde durmuştur.
Mevlana: “Geceleri yürü, gecenin sırları sana yol gösterir. Gönül aşka, gözler uykuya dalınca sabaha kadar sevgilinin güzelliği ile baş başa kalınır…
Ruhlar yüksek derecelere geceleri ulaşır, amaçlar gerçekleşir. Gecenin önemini anlayanlar, gündüz gibi aydınlık bir gönüle ulaşır..”
Hak aşıkları için bir vuslat özelliği taşıyan geceler değerini bilmeyenler için de aldanış saatleri olarak geçirilse de geceler ilahi azaplardan kurtuluş için en önemli iltica zamanlarıdır.
Geceler Ganimettir; Olgunluğa erişmiş insanlar için geceler, içindeki sessizliği ve fazileti bakımından ganimettir. Bu ganimetin önemini bilenler, gece yarısından sonraki saatleri değerlendiren davranışlar sergiler. Tüm canlıların dinlenmeye çekildiği, evrenin sessizliğe ve sukunete dönüştüğü bu saatlerde, yaratılışının sırları doğrultusunda ibadet etmek, dua etmek hakka iltica etmek her inanan için büyük bir ganimettir. Geceleri ve seherleri uyanık geçirmek, her kes uyurken uyanık olmak, rahmet iklimine girmek sevgi ve merhamet meclisine girenlerden olmak, rahatlığın sınırları içinde kalmamak güzel bir davranış biçimidir.
Geceler Duadır;Geceler Rabbimize sığınma O’na el açma ve dua saatleridir. Hayatı gece ve gündüz olarak görmek gerekir. Gündüzleri anlamsız, duyarsız ve tembel olarak geçirmek hatalı olduğu gibi, geceleri de uyku ile geçirmek ilahi feyizden, ruhaniyetten uzak olarak yaşamak da yanlıştır. Bir yaz bulutu gibi gelip geçen dünya hayatı, ahiret endişesi yaşanmadan geçiriliyor ise bu, gündüzü akşamsız olarak düşünmek demektir.Geceleri yapılan dualar ihmal edilmemeli, gecelerin esrarından feyiz yağmurlarından yararlanmak dua ile geceleri ihya etmek böylesi alışkanlıkları edinmek önemli bir davranıştır. Efendimiz: “Beş gece vardır ki, onlarda yapılan dualar geri dönmez, kabul olunur: Receb’in ilk gecesi, Şaban’ın yarısı gecesi, Cuma gecesi, Ramazan Bayramı gecesi, Kurban Bayramı gecesi..” (Camiu’s-Sağir)
Geceler Zikirdir;Gecenin siyah bir örtüye büründüğü ve her şeyin derin bir sessizliğe dönüştüğü saatlerde, tatlı ve yumuşak yataklarını sadece Allah rızası için terk ederek ilahi huzura yalnızca sevgilerinden dolayı O’na yakınlaşmayı arzulayanlar için geceler zikir geceleridir.
“Beni zikredin ki, ben de sizi zikredeyim” (Bakara-152)
“Dünya malı ve çoluk çocuk, insanı Allah’ın zikrinden alıkoymamalıdır.” (Münafikun-9)
Gece zikirleri, sevgili ile buluşup sohbet etme saatleridir. Rahman ikliminde zikredenlerin meclisine katılma zamanlarıdır. Gecelerde ve seherlerde yapılan zikir ile kalpler mutluluk ikliminde huzur bulur. Huzuru bulmak isteyenler gecelerin değerinden yararlanmalıdır.
Geceler Secdedir ;Secde, kulun her türlü zorlamaların dışında inanarak isteyerek Allah’a yakınlaşmasıdır. O’na inanarak yakın olmayı istemektir. Secde, Allah’a olan saygı ve teslimiyettir. Secde Rabbimizin büyüklüğüne ve buyruklarına gönülden inanma ve O’na en yakın olma faaliyetidir.
“Görmedin mi ki, gerçekten göklerde ve yerde bulunanlar, güneş, ay ve yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu hakikaten Allah’a secde ederler.” (Hac-18) Bu ilahi mesajı bilenler huşu içinde secde eder, O’na secde etmekten büyük heyecan duyar. Özellikle gecelerin anlam yüklü saatlerinden yararlanarak secdelerini ihmal etmez O’nun geniş rahmetine sığınırlar.
Geceler Düşüncedir;”Akıl sahipleri ayakta, oturarak ve yanları üzerine yatarken Allah’ı zikrederler, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler” (Ali İmran-191)
Düşünce geçmiş ile gelecek arasında bağlantı kuran, sıkıntıların giderilmesi, bilinmeyenlerin açıklanması yolunda oldukça değerli erdemdir. Bilinenden bilinmeyene doğru atılan zihinsel atılımdır. Zihnin olayları belirlemesi ve yorumlamasıdır. Düşünce insanı her türlü kuşkudan, korkudan koruyan ve hayatı anlamlı kılan güçtür. İnsanın değeri düşüncesindedir. İnsan düşünce ile gelişir, düşünceleri ile değer kazanır. Düşünce paylaşıldıkça artan hazinedir. Bilgiden ve düşünceden uzak yaşamak hayatın anlamını kavramamak ve vakit kaybetmektir.
Hayatı zorlaştırmadan, severek özellikle geceler ile dost olarak yaşamalı. Gündüzlerin inşası için geceleri düşünce ile anlamlı kılmalı. Gecelerin lütuflarla dolu oluğunu unutulmamalı. Allah’ın bu lutfu karşısında isyan eden karamsar ve mutsuz kimseler olarak değil, O’nu hatırlayan sabreden, şükreden ve her türlü olumsuz şartlara rağmen gecelerini düşünenler olarak yaşamalı.
Geceler İlhamdır;Erenlerin, şairlerin, sevenlerin ve Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak isteyen seçkin kulların yüksek değerlere ulaştığı, aydınlandığı, donandığı saatlerdir. İmam Buhari, gecenin bir vaktinde uyanır, lambasını yakar, hatırına gelen yararlı düşünceleri yazmakla meşgul olurdu. Bu alışkanlığını pek çok gece defalarca yerine getirirdi. İmam Muhammed, gecenin ilhamından yararlanıp az uyur ve yatağının yanında değişik türden kitaplarını koyar, uyandığında onları okur, notlar alırdı. Büyük müfessir Alûsi, yazım işlerinin büyük bir kısmını gece yazardı.
Merhum Hasan El Benna: “Gecenin dakikaları değerlidir, gafletinizle onu değersizleştirmeyin.” Geleceğini ve gündüzlerini aydınlık dolu geçirmek isteyenler, ilham gecelerine sığınmalı onun derin sırlarından ve güzelliklerinden yararlanmasını bilmelidir.
Geceler Gözyaşıdır;Gözyaşları, insanı duygulandıran farklı dünyalara götüren önemli ve etkili damlalardır. Gönülden gelen duyguların görülen işaretleridir. Gözyaşları ruhun inceliğidir. Kalpten inanmanın kalp inceliklerinin canlı tanığıdır.
“(Onlar) Ağlayarak yüzüstü yere kapanırlar. Bu onların saygısını arttırır.” (İsra-109)
“…Onlara, Rahman’ın ayetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.” (Meryem-58)
Efendimiz: “Benim bildiklerimi bilseydiniz az güler, çok ağlardınız.” (Buhari)
“Allah katında damlayan iki şeyden daha sevimlisi yoktur. Bunlar Allah için dökülen gözyaşı ve şehit kanıdır.” (Tirmizi) buyuran efendimizin, gece ibadetlerinde gözyaşı döktüğü bilinmektedir.
Geceler Şiirdir;Yaşanan pek çok güzellikler, sevgiler, acılar, sevinçler ve duygular şiirle dile getirilir ve pek çok sıkıntılar şiirle giderilir. Şiirsiz bir yaşam insana sıkıntı verir. Şiir, güzelliğin kendisidir. Şairler şiirlerinin büyük bir kısmını gecelerde veya seher vakitlerinde yazmışlardır. Onlar şiirleriyle halkın tutkularını, umutlarını, duygularını, sevgilerini ve isteklerini seslendirir. Şiir sevdalılarının ruhlarına kum taneleri değil gerçek tohumları ekerler. Şiirin bu atmosferinden esinlenerek etkilenenlerin geceleri farklılaşır. Güzel konuşmanın ve yazmanın temelinde şiirin etkisi büyüktür. Şiir, böylesi güzellikleri kullanmada önemli bir sanattır.
Geceler İhlas Okuludur;Geceler sıcak yatağı terk edip huzura ihlas ile durma saatleridir. Gecenin sessizliğinde Mevla’nın huzurunda ihlas ile secdeye kapanan kimselerin niyetlerindeki samimiyet gecelerde daha net belirginleşir. Büyük gönül dostu Abdülkadir Geylaninin: “Gizli halinde dürüst olursan, insanlar önünde daha anlaşılır olursun” Amacı, niyeti karmaşık kişilerin hayata bakışları ve olayları yorumlamaları da karmaşıktır. Davranışın düzgünlüğü kalbin düzgün olmasına bağlıdır.
Geceler Ölümün Provasıdır;Gecelerin girişiyle artık günün dekor ve ahengi değişir. Günün çalışmaları ile yorulan bedenler ve sinirler, gecenin serin karanlıklarına, teselli parıltılarına teslim olur. Gökyüzündeki salkım salkım yıldızların muhteşem görüntüsü altında gece sarayında huzurla düşünmeye ve dinlenmeye başlar. Zorunlu bir gevşeklik bedenleri ele geçirerek rahat yataklara uzanma arzusu belirginleşir. İnsanla birlikte eşya, kainat ve her şey siyah gecenin sessizliğine bürünür. Sanki dünya bir mezarlık, insanlar birer ölüye dönüşür. Herkes yerde ve her şey uykuda, uyku ölümle kardeş olur…
Bedenlerin dinlendiği, ruhların ulvi makamlara yüceltildiği, gizemlerle dolu Leyl-i Beyza’ ya kavuşmayı arzu edenlere ne mutlu…
Ahmet Çağlayan
(Leyl-i Beyza, Ensar Yayınları)